Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
TÜBİTAK 9. ULUSAL GÖKYÜZÜ GÖZLEM ŞENLİĞİ
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
.
Biraz off-road, biraz yağmur
18 Ağustos 2006 Cuma, 2.Gün:
(Eğirdir - Kovada - Çandır - Gebiz - ANTALYA - Saklıkent
242km)

Sabah erken kalkarak eşyaları toplayıp, motora yükledim ve Eğirdir (http://www.egirdir.bel.tr/) içinde bir kaç fotoğraf çektikten sonra küçük sürpriz macerama doğru Kovada Gölü yönüne devam ettim.

Sabah odanın balkonundan Eğirdir Gölü manzarası:
Big Apple pansiyon:
Eğirdir Kalesi:
Eğirdir'de tarihi Dündarbey Medresesi:
Selçuklu eseri olduğu kapısından belli:
1237 yılında Selçuklu Sultanı ll. Gıyaseddin Keyhüsrev tarafından han olarak yaptırılmış. Daha sonra 1301 yılında Hamidoğlu Dündar Bey tarafından Medrese haline getirilmiş. Bugün kapalı çarşı olarak kullanılmakta.
Kovada yolu:
Bir yöre sakini:
Kovada Gölü:
Gölü geçip biraz ileriden Isparta - Antalya yoluna çıkmaktı niyetim ama, hani o sol omuzdaki (Denbo da bahsetti ya, ama onunki sağ omuzundaymış), motoruma adını veren boynuzlu yaratık var ya, bir sapakta sağ tarafta "Isparta, Antalya", sol tarafta "Yazılı Kanyon" yazıyor. Sonucu tahmin etmek zor olmasa gerek; deliyim dedik ya, sanki dün düşen ben değilim, gidon çoktan sola kıvrılmıştı bile.
Fenerbahçe'den güç alarak sürüyorum dağlara doğru:
Muhteşem manzaralar eşliğinde ve fena sayılmayacak asfalt bir yol üzerinde Isparta - Antalya sınırındaki dağlarda Karacaören barajına doğru inerken buldum kendimi. Sonrasında hafif bozulan bir yolla Yazılı Kanyon Tabiat Parkı'nın kapısındaydım.
Giriş ücretli yazmakla birlikte etrafta kimse yoktu. Diğer taraftan çıkışı var mı diye bilemediğimden geri dönüp Çandır'da kahvede geyik yapan ahaliye Antalya'ya giden kestirme yolu sorma gafletinde bulundum. Hani BAM'ın Doğu Karadeniz gezisinde de gördüğünüz üzere hiç kimse de demiyor be kardeşim buralarda o yoldan gidilmez diye. Oysa Orta Anadolu'daki normal insanlar "biz, o yolu kullanmayız, düzgün yol diğeri" diye uyarıyorlardı bizi. Bu dağlıların kafası bir başka çalışıyor herhalde.

Yolu tarif ettiler, "stabilize" dediler, "buradan Karamusalar'a çıkacaksın, sonra sırta geldiğinde gerisi zaten Antalya sınırları, hoop oradan Pınargözü'ne ineceksin gerisi Gebiz"miş... Miş de hiç öyle söylendiği gibi değil. Ben yaptım ama siz yapmayın, buralarda orman yollarına tek başına kesinlikle dalmayın. İlk girişte yol çok da kötü değildi durup manzara fotoğrafları çekebiliyordum ama sonrasındaki yaklaşık 50 km boyunca Çandır'daki köylülerin stabilize dedikleri ama aslında iri taşları yayıp üzerinden dozer geçirip bıraktıkları yolda "yusuf"un arkadaşlığında bir çeşme başında elektrik şebekesi için çalışan dozerci ile muhabbet dışında buradan bir an önce çıkmak dışında hiç bir şey düşünemiyordum.

Bu fotoğraflardan sonraki 40-50km harbi off-road:
Uzakta Karacaören Baraj Gölü:
Yalan söylemeyim, arada yol kenarında insanlar da görüyordum, 50 km boyunca 3 ya da 4 kişi. Uzaktan geldiğimi görüp dur işareti yapıyor, sırtlarındaki kozalak ya da çalı çırpı dolu çantayla motorun arkasına binme hazırlığı yapıp beni şuraya atsana diyecekken, çantaları farkedip vazgeçiyorlardı. Neyse küçük bir hata ile yoldan çıkıp hemen yol kenarından başlayan uçuruma yuvarlanarak kurda kuşa yem olmadan asfalta ulaştığımda, inip öpesim geldi yolu. Asfalta kavuşmadan biraz önce Antalya yolunu sormaya çalıştığım köyümsü yerdeki diyaloğu aktarmadan geçemeyeceğim:

Kafa biraz bulandı tabi sıcaktan, motoru kötü bir yerde durdurmuşum, geri vitesi de yok ki mübareğin tekrar yola çıkaramıyorum. Biri yaklaşıyor yanıma 15-16 yaşlarında. Soruyorum:
- Antalya yolu ne tarafta?
- Nerden geliyon?
- İstanbul'dan. Antalya'ya buradan mı gidiliyor?
- He İstanbul. (Kafasını kaşıyor)
- Bir yardım eder misin? Motoru arkadan çek de çıkarayım şuradan?
- Peki sen nereden geliyon? (Tekrar kafasını kaşıyor)
- İstanbul dedik ya. Tut da çekelim şunu.
- He çekelim. Nerelisin sen? (Sağ el yine kafa üstünde)
- Fesuphanallah. Yardım et de çekelim.
- Çekeliiim. (El hala kafanın üstünde)

Etrafıma bakınıyorum kamera filan mı var diye. "The İmam" filminin setindeyim sanki. "Len, muhtaar...".

Zar zor motoru toplayıp arkama bile bakmadan kaçıyorum oradan.

Akçapınar köyü çıkışı köprü üstündeki bankta, tuhaf bir mola.
Bir kaç kilometre sonra Gebiz ve off-road sonrası asfalta çıkmış olmanın verdiği rahatlıkla saatte 120 km ortalama hızla Alanya - Antalya ana yoluna çıkış ve Antalya'ya giriş. Tişörtüm ter içinde, dünkü yağmurdan daha fazla ıslak.
Macera bitmiyor tabi. Saklıkent'e doğru 40 kilometrelik bir tırmanış var, yine ağaçlar içinde, asfalt ama dar ve virajlı yolda. Ve yine yağmur... Ya Karadeniz'e değil Akdeniz'e geldik ya, Ağustos ayında iki gün arka arkaya yağmur yemek nasıl bir şeydir? Yağmur mu dedim pardon bulutlar arasında Saklıkent göründü ama kaskıma "tin" "tin" şeklinde inen şeyler yağmur damlacığı olamaz. Üstelik düştükleri yerde de hemen erimiyor kalıyorlar. Bir "dolu" yemem eksikti zaten.

İyi ki de "erken" çıkmışım yani Eğirdir'den. Güya 14:00'de burada olacaktım. Islak üstümle ancak yetişiyorum 17:00'deki başlangıç seminerine.

Kayıt kuyut, ıslak mekanda zaten ıslak olan çadırı kurma vesaire derken, motorumu inceleyen TUG'dan (TÜBİTAK Ulusal Gözlemevi) Uzman Araştırmacı Dr. Tuncay Özışık ile tanışıyorum. Duke'ün imzasındaki "Deli deliyi dakkada bulur" durumu, kendisinin de KLR650'si varmış. Gözlemevi civarında dolaşmak için en ideal motor gerçekten KLR.

Bu kez çanta içindeki giysiler kuru neyse ki. Hava kapalı, yağmur aralıklarla devam ediyor ve herkesde "Artık bulutları gözleriz, yazık oldu" şeklindeki hayal kırıklığı. Bazen gökyüzünün bir tarafı açılır gibi oluyor ama umut yok. 30-40 kadar çocukla toplam 300-350 kadar kişi yavaş yavaş geceyi kapatma pozisyonunda. Ben de çadıra girip günün yorgunluğuyla sızmak üzereyim ki bir ses "Gözlem Başlıyor" diye sesleniyor dışarıda. Kafamı çadırdan uzattığımda tertemiz gökyüzünde milyonlarca yıldız ve muhteşem Samanyolu görüntüsüyle karşılaşıyorum. Yaşasın! Bu görüntü her şeye değdi...

Biraz gözlem, biraz fotoğraf, biraz sohbet ve ilk gecenin sonu.

İkinci günün rotası:
.
1.Gün: İstanbul - Eğirdir
3.Gün: Saklıkent
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4