Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
ORTA ANADOLU GEZİSİ
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9
.
Bahar'ın Gözüyle...
Ben bu yıl izin almayı planlamıyordum. Bir iki günlük izinlerle idare ederim demiştim. Ama Utku yok mu, girdi yine kanıma... Her zamanki gibi rota çalışması onun sorumluluğundaydı. Ben yorum yapmayı ve ufak düzenlemeler önermeyi tercih ediyorum; onun rehberliğinden memnunum. 

Yolda nereleri gördük, neler oldu, herşeyi biliyorsunuz aslında. Ben biraz okumadıklarınıza ve hatta Utku’nun dahi bilmediklerine değinmek istiyorum. Yani bendeki tortuları dökeceğim satırlara... 

Geçen yıldan sonra aynı yoğunlukta bir heyecan duymuyorum diye biraz tuhaf hissetmiştim aslında. Yolun başlarında zorla mı gidiyorum acaba diye aklımdan geçmedi değil hani.. Belki hala daha önce dolandığımız yollarda olmanın neden olduğu birşeydi bu ya da son dönemlerde bezdirecek yoğunluktaki işlerden geriye heyecan duyacak bir 'ben' kalmamış olmasındandı. Allah’tan kontak çalışır çalışmaz unutuyorum herşeyi, sadece motorum ve yolculuğum kalıyor önümde ama.. 

Yol boyu düşündüklerimi, hissettiklerimi yazarsam okuyana yazık olacak anlaşılan. Özetlemeye çalışayım en iyisi. Detaylar sohbetlere kalsın.. 

Yollar benzer oldu zaman zaman birbirine; müzeler, mağaralar, binalar ilgimi çekmez oldu. Beni heyecanlandıran, rahatlatan, mutlu eden şey ise dağlardı, göller ve en önemlisi nehirler, dereler, çaylar... Akan su sesi, yeşilliklerle birlikte beni öyle dinlendirdi ki.. Yok sandığım tüm güzel duygular ve aradığım heyecan orada geri geldi. Hadi dedi içimdeki ses aş bu dağı da, ardında neler saklı git bak.. Dolan bu nehrin kıyısından, geç tepelerin ardına, bulutlar neler saklıyor bir bak...

Ben severim insanları, dinlemeyi, izlemeyi ve tabi konuşmayı sohbet etmeyi de. Genel olarak, özellikle de benim yanımda, konuşur insanlar, hakkımda, motorum hakkında; ya Utku ile ya aralarında. Kendimi görünmez sanıyorum ya da konuştukları dili bilmiyorum varsayıyorlar herhalde. Ben de alıştım, görünmez gibi davranıyorum; ama şaşırttılar beni Anadolu’nun bağrında.  Şarkışla’da, Bor’da uzaylı gibi davrandılar yine ama Niğde’de, Divriği’de, Sivas’ta sohbet ettiler benimle de.. Sıcaktılar, meraklıydılar. 

Çocuklar...Onlarla çok iletişimimiz oldu. Hep ‘Hello’ dediler bize, ‘Merhaba’ yanıtıyla şaşırdılar. ‘Abey buranın tarihini anlatayım mı?’ dedi biri. ‘Abla bebek alsana’ dedi diğeri. Biri de ‘Mendil lazım mı?’ dedi. Turistik yerlerin çoğunda ve Sivas’ta hep satışta idi çocuklar, ne satabiliyorsa.

Yozgat’ta henüz YTL hayata geçmemiş, sıfırları saymakta zorlandım. Sivas caddelerinde sanki Bağdat caddesi gençleri vardı, bir de o çok sevimli mısırcılar...
Unutmam herhalde dediklerim: 

* Konya’ya girerken uçuşan saçlarımı görüp hayretle bakan ama sonra heyecanla el sallayan bir araba dolusu amca ve yine bir başka arabadaki teyzeler, 
* Divriği’nin neşeli ve şakacı gençleri, 
* Sivas ve illa ki Sivas, 
* Niğde’ye, Divriği’ye ve Ürgüp’e giderken geçtiğimiz alternatif yollar, 
* Mıcır’dan oluşan anayollar, 
* Güzelim dağlar, dereler ve özellikle Kızılırmak, 
* Sadece hayırlı yolculuklar demek için yanımıza gelen Sivas’lı teyze, 
* Sivas’ta 1972’de motor gösterileri yapan Kaya Bey, 
* Eskişehir’de çanta bağlantılarını kontrol ederken sorun var mı diye yanaşan otomobil sürücüsü, anladık ki o da motorcuydu, 
* Karaman’da ‘Ben motorcuyum, yardım edebilir miyim?’ diyen bey, 
* Sorgun’da motorları görüp yolundan dönen Ankara’lı motorcu Hüseyin Bey, 
* Benzinlikteki Aslı kız ve ağabeyleri, 
* Kuzular, keçiler, arasından geçtiğim manda sürüsü, 
* Ne olduğunu anlayamadığımız, yola yayılıp araç geldikçe kaçmaya çalışan arazi hayvancıkları, 
* Yükseklerden aşağılara bakmak, 
* Virajlar, uçurumlar, bulutlar, 
* Toz, toprak, çamur...

Daha neler neler var aslında, fotoğrafı çekilmemiş güzellikler, duyduğum kokular, biraz da tedirginlik ve korku... Bilmediğim yerlerin bilmediğim insanlarından korku. Nedense.. Sanırım gazetelerin 3.sayfa haberleri yüzünden. Saçımı saklar oldum yol boyu. Bayrağımı açamadım ben kadınım diye. Oysa öyle keyifli ki saçlarını savurmak yollarda.. Neyse ki korkularım baskın çıkıp keyfimi kaçırmadı. Güzelliklerle örtüldü gitti. Yol bitmeden yeni yolculukların planlarına başladım; molalarda baktım ki Utku da yol hesaplarında şimdiden.. Bu nasıl bir zehirdir?
Yollar bize özeldi sanki. Çoğu yerde bizi tek zorlayan rüzgardı. Trafik problem edilmeyecek kadardı şehirler arası yollarda bile, 38 plakalar hariç.  Bazı yerlerde küs mü acaba bu yolun ucundaki şehirler birbirine bile dedim. Kimi yerde ise neden sollama yasağı tabelası var anlayamadım. Aynı anda en az üç arabanın o yolda bulunması ve o noktada olması gerekir tabelanın anlamlı olması için.  Aslında yolların bir kısmını seçerken kriterimiz genelden farklıydı ve belki de bu yüzden öyle olmuştu. Şu yol nasıldır diye sorduğumuzda yöre halkı biz orayı pek kullanmayız dedi hep oysa biz kullandık.
Utku iyi ki o yolları seçmişsin. 

Senin ardından gelirken emin oldum ki o klişe cümle benim için bir gerçek: 
Peşinden nereye olsa gelirim; sen çağır yeter...

.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9