Ana Sayfa
Motosiklet Ana Sayfa
.
SOLO KARADENİZ VE KUZEYDOĞU ANADOLU GEZİSİ
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9
.
Gün 2: Sen yağmur ol ben bulut, Maçka'da buluşalım
Deliksiz bir uykudan sonra sabah 8 olmadan uyanıyorum. Kahvaltının ardından kısa bir sahil turu yapıyorum yürüyerek. Akşamki kalabalık yerini huzur dolu bir sakinliğe bırakmış.

Limanda yüzlerce tekne uykuda sanki.

4000 yıllık Sinop Kalesi'nin duvarları ve onu saran çay bahçeleri:

"Karadeniz'de üç doğal liman vardır" derler; "Temmuz, Ağustos ve Sinop"... Şehrin kurulduğu ince uzun yarımadanın güney sahili, sert kuzey rüzgarlarından koruyor kendisine sığınanları.

Sinop'ta Sinop Kalesi ile birlikte gezilmesi gereken bir diğer yapı da eski Sinop Cezaevi ama benim asıl hedefim Artvin ve çevresi olduğundan burada da fazla oyalanmıyorum.

Sinop ile birlikte Batı Karadeniz'i bir günde geçmiş oluyorum. Bunu sadece bir keşif geçişi olarak kabul edelim. Zonguldak ve çevresi (Mağaralar, Filyos vs.) bir gün, Safranbolu ve çevresi bir gün daha, Kastamonu iç (Merkez, Daday, Azdavay vs) ve sahil kesimi (Amasra - Cide - İnebolu hattı) ayrı ayrı birer gün, Sinop'a da (Merkez, Erfelek Şelaleleri vs) bir gün koyarsak neredeyse bir haftalık bir gezi planı çıkabilir.

Sinop'tan son görüntü Gerze ilçesinden:

Sinop - Samsun sınırı arası yol çok güzel. Düzgün asfalt, tatlı virajlarla, deniz ve orman arasında bir alçalıp bir yükseliyor. Samsun'a girince arazi düzleşiyor. Kızılırmak ve Yeşilırmak'ın suladığı geniş Bafra ve Çarşamba ovaları Samsun şehrinin iki tarafında uzanıyorlar.

Alaçam yakınlarında kenara çekip kısa bir mola veriyorum bisküvi ve su eşliğinde.

Bafra girişinde Kızılırmak ve artık araç geçişine kapatılan eski köprü.

Samsun'a daha 20 km var aslında ama büyükşehir başlıyor.

Burası Samsun'da ilk yerleşimin yapıldığı yermiş: Amisos Tepesi.

Samsun içinde kalabalık sayılacak bir trafik var. Kavşaklarda sarı/kahverengi tarihi/turistik yer levhaları var. Şuraya şu kadar km var yazmışlar. Müzeleri, eski evleri filan es geçip Bandırma Vapuru oklarını takip ediyorum. Levhalar güzel derken sonuncusu olmayınca girmem gereken kavşağı kaçırıp geri dönebilmek için fazladan 2-3 km yapmak zorunda kalıyorum.

Bandırma Vapuru'na ancak şehrin doğu çıkışında yer bulabilmişler.

Burada da içeri girip gezmeye vaktim yok tabi. Açıkçası Artvin'e kadarki yolum hep koşarak geçecek gibi. Durup dolaşmaya pek vakit yok.

Çarşamba çıkışında Yeşilırmak.

Gezinin son akşamında biraz daha yakın olacağız kendisiyle...

Terme'den geçtikten sonra Ordu sınırına yakın benzin molası veriyorum. Çıkmaya yakın bir Pegaso yaklaşıyor ve selam veriyor. Kaskını çıkarınca bir de bakıyorum ki hatunmuş. Rize'ye ailesinin yanına tatile gidiyormuş. Vay be bayan motorcular tek başlarına da uzun yola çıkmaya başlamışlar artık, üstelik çadır konaklaması yapıyormuş akşamları.

Neyse yola devam. Samsun'dan itibaren şu meşhur Karadeniz Sahil Yolu'ndayım artık. İyi mi olmuş kötü mü karar veremedim. Hızlı ve rahat yol almak hedefim uzak olduğu için güzel ama sahiliyle arasına girdiği kasabaları kentleri düşününce bozmuş biraz görüntüyü.

Ünye ve Fatsa'dan sonra Ordu'ya sahili dolaşmadan dağları delerek giden yeni bir yol yapılmış Karadeniz Otoyolu kapsamında. Dağları delmek deyince bir de uzun tünel var tabi 3820 metrelik. Tünel çıkışıyla birlikte hava kapanıyor. Bulutlar güneşe bugünlük bu kadar diyorlar. Az ileride Ordu tabelası.

Tabelası var, kendi yok. Ordu'nun içine girebilmek için önce sahil yoluyla tekrar buluşmayı beklemek ve bir kaç kilometre daha gitmek gerekiyor.

Ordu sahilinden Karadeniz'e bakış:

Hiç bir yerde fazla oyalanmazken Ordu'ya özel bir kıyak geçiyorum. Boztepe'yi keşfetmeliyim. Şehir içine girip sora sora buluyorum yolu, dön dolaş 10-15 kilometre sonra, Boztepe'deki manzarayla karşılaşınca ister istemez bir "vav" sesi çıkıyor. Tüm bir Ordu gözlerimin önünde şimdi.

Ordu'ya kıyak geçtik ama çok da oyalanmayalım. Yola devam. Gülyalı, Piraziz, Bulancak gibi sahil ilçelerini geçerek Giresun'a varıyorum.

Sahil ilçelerini geçmek derken, yukarıda bahsettiğim sahil yolu yüzünden Karadeniz sahilindeki kasabaların içinden değil kenarından geçiyorsunuz artık. Yani kasabalarla deniz arasından. İlla kasabadan geçmek istiyorsanız sapaklardan çıkmanız gerek.

Bu da Giresun sahilleri

Giresun'dan sonra Giresun'un sahil ilçelerine devam: Keşap, Espiye, Tirebolu, Görele, Eynesil.

Tirebolu Kalesi:

Antik Yunan'dan kalma yaklaşık 2500 senelik bir kale.

Görele sonrası yolun bu kez içinden geçtiği bir sahil köyünde öğle-akşam arası ve ikisinin yerine de geçecek öğünü Akçaabat Köfte ile geçiştiriyorum. Karadeniz'i gezip de balık yemeyen kaç kişi vardır acaba benden başka...

Eynesil'in ardından Trabzon'un ilçeleri başlıyor Beşikdüzü, Vakfıkebir, Çarşıbaşı, Akçaabat; ama bunlarına arasında pek boşluk yok, il merkezine kadar tüm sahil binalarla kapanmış durumda artık.

Ve sonunda Trabzon:

Tabeleyı fotoğraflamak için motoru park ettiğim yer yolun ortası. Her şeyiyle apayrı bir mizah kaynağı olan Trabzon'a uygun bir fotoğraf oldu gerçekten. Aslında yol ortası değil tabi, yolda çalışma olduğu için sadece en sağ şeritten akıyor trafik. O tek şeritte otomobilin biri durup selam veriyor. İstanbul'dan mı geldin filan derken muhabbet uzuyor, otomobilin arkasındaki kuyruk da tabi. Hiç acele etmeye niyeti yok arkadaşın, neyse sonunda yolda olduğu aklına geliyor da iyi yolculuklar dileyip gidiyor. Arkadakilerde de ne bir korna ne bir bağırış...

Trabzon'daki Ayasofya Kilisesi:

Mizah yüklü anlar şehir içinde de sürüyor. Kırmızı ışıkta bekliyoruz, sağdaki minibüsçü laf atıyor "güzel motor" diye, "değişelim mi" diye ekliyor. "Olur" diyorum espriye yanıt vermiş olmak için, bir de bakıyorum ki arkadaş sağ sinyalini yakmış "hadi" diyor. "E yolcular ne olacak?". "Sen kullanacaksın ya minibüsü"...  Anlaşılan espri yaptın mı da dibine kadar gitmek gerek buralarda.

Giresun tabalesını fotoğraflamak için durduğumda arkadan su alıp içmek isteyince farketmiştim topcase anahtarının yokluğunu. Trabzon'a biraz erkence varınca bir anahtarcı bulup açtırayım, mümkünse bir de anahtar yaptırayım diyorum. Bir yer tarif ediyorlar. Trabzon Motosiklet Derneği'nden bir arkadaş da orada, motoruna anahtar yaptırıyor. Eski model Suzuki gsxr-750. Yaylaları bununla dolaşıyormuş. Biz de enduro lastiklerinden dem vuruyoruz, adam silik lastikle geziyor ya oralarda.

Bir de minibüs var anahtar sırasında, bekliyorum ben de. Beklerken de yandaki kıraathaneden yükselen karşılıklı esprilere gülmemeye çalışıyorum bu arada. Bu kadar mı komik olabilir bir halk. Trabzon'dan aklımda kalan bunlar olacak bu geziden. Her yerde her zaman bir espri sağanağı.

Neyse sıra bana geldi ama yarım saatlik uğraşıdan bir şey çıkmadı, açılmadı topcase. Anahtarcı, bazı aletlerinin arabada kaldığını bahane edip yarın sabah gelmemi istiyor ama benim pek niyetim yok. Boşuna geçen 1 saat, kendi başımın çaresine bakacağım artık.

Hava kararıyor artık ve hafif bir yağmur da başlıyor. Ne durumda olduğunu bile göremediğim bir yolda diğer araçları takip ederek çıkıyorum tepelere. 20-25 dakikalık yolculuğun sonunda Maçka'dayım. Tam girişte Sümela Hotel var. Daha ucuz bir oteli aramaya bile üşeniyorum, kıyak geçiyorum bugün kendime.

Otel odasının camından, Maçka'da gece:

Motoru otelin önündeki kaldırıma hafif saçak altına parkediyorum. Açılmayan topcase'in derdi de basit bir levye hareketi ile çözülüyor. Tabi kendisi kilitli kaldığı için kapağı bundan sonra hiç kapanamayacak ama lastik örümcekle idare edeceğiz artık.

Duş ve kısa bir dinlenmenin ardından kendimi Maçka'nın sokaklarına, akşamın huzuruna ve çiseleyen yağmura bırakıyorum. Bu arada otelin restoran katından tarzı Volkan Konak'ınkine benzeyen yerel sanatçının sesi yükseliyor: "Sen yağmur ol ben bulut, Maçka'da buluşalım"...
 

İkinci günün rotası:

Sinop - Gerze - Alaçam - Bafra - Samsun - Çarşamba - Ordu - Giresun - Tirebolu - Görele - Trabzon - Maçka
557 km


 

İkinci günün fotoğraf albümü
 

Bugün geçtiğim iller hakkında bilgi için:

http://www.samsun.gov.tr/

http://www.ordu.gov.tr/

http://www.giresun.gov.tr/

http://www.trabzon.gov.tr/
 

Yarın, biraz yağmur, biraz güneş, biraz da sis...

.
3.Gün: Maçka-İkizdere
.
Giriş
Gün 1
Gün 2
Gün 3
Gün 4
Gün 5
Gün 6
Gün 7
Gün 8
Gün 9